Geçtiğimiz yıl, aralık ayında Çin’in Wuhan Kentinde görülen ve kısa sürede bütün ülkeyi akabinde dünyayı etkisi altına aldı. Son üç ayda pandeminin Çin üretimini durma noktasına getirdiği ancak  bugünlerde sistemin çarkları ufak ufak çalışmaya başladı. Salgın şiddetli etkisini Avrupa ve Amerika kıtasında hissettirdiği bu günlerde derin kaygı duyan ve içe kapanan dünya milletleri büyük bir kaygıyla bu günlerin bitmesini bekliyor. Bu bağlamda, Avrupa Birliği ve NATO’nun paydaşlarınca beklenilen güveni veremediği, ‘kapanan sınırlar, yaşanan maske savaşları’ kırılgan yapıda olan güveni iyice sarstı. Keza Rusyanın bir NATO ülkesi olan İtalyaya ve ABD’ye  ağır nakliye uçaklarıyla yardım göndermesi,  Türkiye’nin NATO partneri İspanya ve Akdeniz komşusu İtalyaya tıbbı materyal yardımı, İspanyol ve İtalyan halkında büyük yankı buldu. Yine Türkiye’nin hem kendi vatandaşlarını hem dost/müttefik ülke vatandaşlarını başta Wuhan ve diğer şehirlerden tahliye etmesi, Türk Pasaportunun değerini yüceltti. Pandemi öncesi ülkeler, sağlık harcamalarını ve kbrn(kimyasal biyolojik radyolojik ve nükleer) gibi kütlesel infiale yol açacak savaş konseptine yoğunlaşmıştı. Evet savaş diyorum çünkü bu da bir salgın savaşı. Bir yanda aşı geliştirmek için yoğun çaba sarfeden ilaç sanayii diğer yanda vatandaşlarını salgından korumak için mücadele eden hükümetler… Bu zor günlerin elbet sona ereceği aşikar. Peki o günden sonra ne olacak? Kazanımlar ya da mağduriyetler ışığında mütteffiklik olgusu yeniden gözden geçirilecek. Rusya ve Türkiye dünyaya can simidi olmuş tutumu, gelişmekte olan ülkemiz açısından büyük bir fırsatıda peşinde getirecek gibi…

Kimbilir, belki ileride ITEXIT veya birbaşka ülkenin Avrupa Birliğinden çıkışı konuşulabilir?